Bu hafta sonu arap saçına dönen birkaç işimi hallettikten
sonra kalkıp Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinin yolunu tuttum . Sadık Şendil’in eseri olan Bizim Aile’nin
tiyatro uyarlamasını izlemeye gittim . Film herkesin çok sevdiği beğendiği bir
film. Hayatım boyunca izleyip ağladığım sahnedir aşağıdaki sahne.
Bence biraz riskli işe girişmişler ama başarmışlar.
Başarmaktan kastım filmden daha iyiydi değil tabi ki. Ama risk almadan
uyarlamışlar. Dekor , oyunculuklar yerli yerindeydi. Diyaloglar filmle bire bir
aynıydı.
Yukarıda ki sahnede keyifle izledim ama gözlerim
dolmadı. Dekorun içinde filmin orijinal fotoğrafı ve Munir Özkul’un fotoğrafı
asılıydı. Oyun bittiğinde de çok güzel bir saygı duruşu yaptılar filmin asıl
sahiplerine. Oyun izledikten sonra , Munir Özkul ve diğerleri her biri ne büyük
oyuncuymuş onu fark ettim.
Oyundan sonra çok yakın bir arkadaşımın evine erken yeniyıl
kutlamasına gittim. Saat 19:00 gibi başlayan gece 01:00’de hastahane de bitti .
Çünkü benim 10 yıldır devam eden migrenim o gece çıkmak istedi. Çığlıklar
atarak vardım hastahaneye .
Günün Bilgisi : 10 yıldır kronik migren hastasıyım ve
denemediğim ilaç , tedavi kalmadı.
Bilenler ve yaşayanlar bilir , beyninizi alıp kafa tasına
aralıksız vurulduğunu hissedin. Öyle bir acı. Aynı anda gözünüze de vuruyor ,
bir yandan da mideniz bulanıyor. 03:00’te evime götürdüler sağolsunlar , gelip
Efki’nin koynuna girdim. Sabah uyandığımda yeniden doğmuş gibiydim. Güzel bir
duş alıp , kahve içip “heyyy ben çok iyiyim” nidaları ile Kadıköy’e doğru yol
aldım.
Gittiğimde ekşisözlük gelmişti , benim Sezgin Abi sayesinde tanıdığım
bir ekip var ,onlarda gelmişti. Derken geldiği cancağzım. Biz ayrı 7 kişi
kadardık , ayrı bir köşede sesimiz çıkmadan oturduk. Genelde hep bildiğimiz
sorular soruldu. Şu ana kadar sakin devam eden yazımda ufak bir çemkirme yapmak
istiyorum, Sezgin Abi ile birlikte kaç söyleşiye girdim bilmiyorum , ara ara
başka söyleşilere giderim , başka bir kadın gazeteci – yazarla 10 kişi kadar
oturup yemek yiyip edebiyat üzerine söyleşiler yapmıştım. Yazarın kitapları ,
diğer kitaplar , edebiyat , yazarlar hakkında sorular sorulmasını anlıyorum ,
konu ile alakasız sorular sorulmasını da anlıyorum. Ama yazarın verdiği örnek
üzerinden hayat hikayesini anlatan insanları anlamıyorum. Evin de çıkan
yangının , yazar da nasıl çağrışım yaptığını anlatılıyor. “Bizim de ev yanmıştı
bir kere “ diye konuya girilmesini anlamıyorum. Detayları ile , “ evin yanı
duvardı , orada ki çalılar vardı , bla bla “ ve konunun bağlandığı bir yerde
yok. Biz 15 dakika boyunca bunu dinledik. Yapmayın arkadaşlar , hikayeleri boş verin
, yazarın kitap yazma hikayesi için
geldim ben oraya onun için geldim.
(Yeterince çemkirdim. )
Söyleşi bitti , biraz da biz söyleştik , gecenin etkisi
başlamaya başladı benim , arkadaşlarımın kitaplarını imzalattım ,sarıldım, geldim.
Gelip Efki ile oynaşınca geçiyor baş ağrım falan. Aşağıya
zibidinin çeşit çeşit fotoğraflarını bırakıyorum. Hepsi bu sabah çekildi.
Aylar önce biri "sende de tam migreni olacak kadın tipi var zaten" demişti. sevmediğim bir iş tanıdığıydı. sanırım laf sokmak istedi ama "sende de tam tespit adamı tipi var" dediğim için tam başaramamış olabilir. tipimizi seveyim <3
YanıtlaSilçok düşünmekten oluyor bunlar şekerim.
Silo düşünemediği için dümdüz tespit yapmış işte.
:)
migrenlide olsak güzel kadınlarız
Allah tipe bak!!!! Bir yarım saat elime geçse var ya kaçacak delik arar :)))
YanıtlaSilNe güzel onu böyle keyifli, huzurlu görmek. Gelmiş geçmiş olsun diyelim tekrar.
çok çok teşekkür ederiz efendim.
Silbuyurun gelin istediğinizde . zevkle oynarız.
Geçmiş olsun.
YanıtlaSilKüçükken 2 defa köpek ısırdı beni o yüzden çekinirim köpeklerden ama Efki çok uysal ve temiz göründüğü için okşama hissi uyandırdı.
Efki çok temizdir . Hemen hemen her köpek gibi :)
SilAma çok uysal değildir. Sadece oynamak için üstünüze atlar ama ısırmaz :D