Bu arada hafta sonu internet kullanmıyorum ben çok fazla. Hem vakit olmuyor , hem de bu konuda irademi geliştirdim. Yoksa çıkamıyorum işin içinden.
Aslında fena değildi ama tuhaf bir ağırlık ve sıkıntı vardı üstümde.
Hafta içi sipariş ettiğim kitaplar geldi , Cuma günü . Ben de şuna başladım;
Sineztezi hastalığı ile ilgili kitap , oldukça enteresan geldi konusu. Bu hafta içi bitiririm diye düşünüyorum.İçinde Alzheimer hastalığı da anlatılıyor gerçi. Çok beğendim ben .
Cumartesi günü bir de şu filme gittim romanını çok sevmiştim. Filmi de fena değildi. Tabi ki kitap kadar iyi değildi ama güzeldi. Tren ve kar vardı içinde daha ne olsun :)
Sonra da babamla Beşiktaş - Galatasaray maçını izledim. Biraz geç uyuma , biraz alkol olunca PAzar sabah uyuyayım dedim ama olmadı. Kuyruğunu suratıma suratıma sallıyor , suratımı yalıyor , elimi kaldırıyor . Tüm bu işaretler " Hadi oynayalım " aslında ama "çok erken annecim"diyemiyorum. Kalktım mecbur . Neyse zaten tiyatroya gidecektim.
Taksim- Küçüksahne 'de Düdüklüde Kıymalı Bamya oyunu vardı. Onu izledim. Küçük sahnenin atmosferini çok seviyorum. Bekleme salonunda kitap okumak bile en büyük zevkim ama dekorlar olmuyor küçücük kalıyor oyunlar. Neyse yazarın izlediğim 3. oyunuydu. Yer yer hafif sinirlendim . Ama yine de çok beğendim. Hele hele Demet Ergün diye bir kızçenin oyunculuğu beni benden aldı. 3. karakterlerden biriydi , fakat en çok alkışı o aldı. Hayran oldum .
Akşam da gelip kitabımı okuyup , Efki paşa'yı mıncırdım. Sonra da Netflix'te Glitch adlı diziyi izledim 2 bölüm. Paranormal olaylar dikkatinizi çekiyorsa seversiniz. Zaten 6 bölüm akıp gidiyor.
Günün bilgisine gelince ; Saçaklı'nın şu yazısını görünce , ve cuma günü yazdığım yağmur temenisi aklıma gelince yazayım dedim . Ben tam bir kış insanıyım. Tam anlamıyla.
Kış , kar , kazak , sıcak sahlepler , gri kapalı havalar .Tanrım o kadar mutlu oluyorum ki anlatamam.
Eylül itibari ile bir hareketlenir Kasım gibi kendime gelirim. Nisan gibi de hafif şalterleri kapatıp Haziran 15'te depresyonun kucağına atarım kendimi. Memleketim bu ülkenin en doğusu ve en soğuk ili , ama annem , babam , kardeşim yaz insanı. Ki ben de o ilde 3 yıl yaşadım. -40 dereceyi gördüm. 3 katlı evimizin çatısından yere kadar inen buz saçaklarının altından geçtim. Okulla evimin arası 250 metre idi ve ben yürüyerek gittiğimde kirpiklerim buz tutardı. Ama yine de hayatımın en mutlu günlerini orada geçirdim diyebilirim. Bugün imkanım olsa gidip orada yaşarım. Ya da dünyanın en soğuk , en karlı yerinde yaşayabilirim. Geçen sene İstanbul'a 3 günde olsa güzel kar yağdı. İş yerim 3 gün tatil yaptı , ben 3 gün boyunca sokaklarda gezdim.
Kış güzeldir. Sarıp sarmalar insanı.
Yaşasın kış sevenler, birlik olup dernek kuralım. :D
YanıtlaSilKesinllikle :)
YanıtlaSilBence herkes kışı seviyor. Bıktıkları için üşümekten ondan dolayı " yaz gibisi var mı " diyorlar.
Ama kış başkadır :)
Ama ama yüzemiyoruz o zaman... :))
YanıtlaSilkar topu oynayamıyoruz , battaniye altına giremiyoruz , yağmurda ıslanamıyorum , efki'ye sarılamıyorum.Hem zaten ben çok yüzmeyi sevmiyorum ki anacım.
Silhe bak yazın spor bile yapamıyorum ben .