23 Ocak 2018 Salı

Şifa Niyetine

Çelınç ve hafta sonu yaptıklarımla geleyim huzurlarınıza istedim. Zira şu anda hiçbir şey düşünmeden yazmaya ihtiyacım var gibi. (Hayal kırıklığı artık canımı acıtmıyor ama canımın acımama haline üzülüyorum.)

Bu hafta iki kitap bitirdim . Suat Derviş’in bu sene okunmayan kitabı kalmasın istiyorum ve en meşhur kitabı Fosforlu Cevriye ile yoluma devam ettim. Tabi ki çok beğendim ne güzel kitapmış bu böyle . Kimseye hesap vermeyen , başına buyruk sokak kızı Cevriye’nin yaşantısını ve aşkını anlatırken , Yeşilçam’da anlatılan bambaşka bir İstanbul ve arka sokaklarını da yansıtıyor. Sadece kitapta sürekli        “ Cevriye kendini daha önce hiç böyle hissetmemişti” vurgusunu sürekli yapması beni biraz rahatsız etti. Bunu ilk başta belirttikten , karakter ortaya çıktıktan ve olaylar geliştikten sonra zaten anlıyorum , çok gözüme sokuldu. Onun dışında bunca yıldır dinlediğim meşhur Fosforlu Cevriye şarkısının sözlerini daha iyi anladım ve daha çok sevdim.

Diğer bir kitap geçen kış dizisine başladığım The Handsmade Tale . İlk Margaret Atwood kitabımı da bu sene okudum , bu da ikincisi.Yine Doğan Kitap’tan çıkmış , çevirisi çok güzel ve sade . Kitabın puntoları çok küçük olmasın rağmen bir solukta bitti. Diziyi izlerken göğsüme oturan öküz burada beni tamamiyle ezdi. O kadar tanıdık ki kitaptaki süreç , çok tedirgin etti beni okurken . Sonunda tüylerim diken diken oldu o ayrı.
Damızlık Kızın Öyküsü kitabını , Cumartesi Taksim Pera’da Daha filmini beklerken bitirdim. En sevdiğim sinema salonlarından biridir burası , o yüzden erkenden gidip ,hem çayımı içip hem de filmimi bekledim. Film tabi ki ben de beklenen etkiyi uyandırmadı. Kesinlikle kötü demiyorum , filmi izleyenlerin yorumlarını okudum da kitabı okumadan gidenler çok beğenmiş , ama okuyanlar çok beğenmemiş. Muhteşem bir hayal gücü ile anlatmıştı Hakan Günday. O yüzden ben haz almayacağımı bilerek gittim. Yine de Türk Sineması adına güzel şeyler.
Pazar günü de Gravür Sanatçısı Aliyer Berger’in hayatının anlatıldığı , Devlet Tiyatroları’nın yeni oyunlarından Alyoşa’ya gittim. Seray Gözler’İn neredeyse tek kişilik performansına bayıldım. Onun yerine ben yoruldum. Sanatla  , rengarenk , aşkla yaşayan bir kadının hayatı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Tüm bu hafta sonu etkinliklerinin içerisinde en çok Efki’ye sarılmam vardı. Tüm zamanlardan daha çok muhtacım onun ilgisine , şefkatine.


Şu anda pencerenizden görünen manzara nasıl? 

Efendim evimin penceresinden görünen manzara şu. İstanbul’da yaşayan biri olarak yeşillik görebiliyorum , bu sabah çekildi bu fotoğraf. Hava buz gibi olduğu için kimse yok , ama bahar ve yaz aylarında şu bahçede bir sürü kedi ve köpek görebilirsiniz.


İş yerinden de gördüğüm manzara şu , aşağıda ufak piknik masalarımızda  var , hava güzel olduğunda çay kahve içebiliyoruz. Bu konuda gerçekten şanslı hissediyorum kendimi. 

Hayatımda güzel olan ve tutunabildiğim şeyler bunlar. Kimseye ne kinim var ne öfkem. Dünya hepimize yetecek kadar. Hepimizin öleceği bir yerde bu kadar şiddet niye onu da anlayacak beynim yok benim. Kendimi ne zaferle donatılmış , ne de kaybetmiş hissediyorum sadece korkuyorum .







8 yorum:

  1. işyeri manzarası güzelmiş, açık ve dağlar. hayal kırıklığı geçmiş olsun yaa. insanlardan hiçbişi bekleme bak üzülmezsin kii :) diğer her şey de güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında insanlardan değil hayattan bekliyorum ama olmuyor :)

      Sil
  2. Böyle kitapları art arda bitirenlere şu ara bir hayranlık duyuyorum tebrik ederim, işyerinin manzarasına hayran olmamak elde değil dilerim birgün böyle bir evin penceresinden bakarız :) apartman görmekten gına geldi, benzer sıkıntılar var gibi çözümü bulabilmiş değilim bende, korku bizi aslında ayakta tutup devam edebilmemizi sağlıyor gibi hayal kırıklığı da daima var bir köşede artık bazı elemeler ve denemelerle bunları daha az yaşadığım ortam ve kişilere yöneldim yol verdim sürekli aynıları tekrar edenlere, beklentiyi de sıfıra indirince biraz daha iyi gibi şimdi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de beklentimin sıfır olduğunu sanırdım ama öyle değilmiş. Ne kadar olsa bekliyorsun az buçuk bir şeyler .
      Bir gün beklerim efendim evime , beraber kitap okuruz :)

      Sil
  3. Fosforlu Cevriye'yi bana çok merak ettirdin şimdi... Manzaralarını çok sevdim, haftanın geri kalanında bol bol Efki ile kucaklaşmalar diliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak oku çok seveceksin eminim.
      Kucağımda durursa bol bol sarılırım ama çok sıkılıyor it

      Sil
  4. Biliyorum yersiz Benedict Cumberbatch gönderimden oldu o hayal kırıklığı!!!! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben o mesajı dikkat edersen yokmuş gibi davrandım , Benedict 'le dalga geçilmesine müsaade etmem !!!!! :)))
      (Ama çok komikti ya )

      Sil