Koskoca 2 ay olmuş , hatta 3 aya doğru gidiyormuş ama
farkında değilmişim. Yaz nasıl bitti ben anlamadım. Gerçi çok fazla sevmem yaz
aylarını ben ama yine de bu kadar çabuk geçmeseydi .
Bir yerde süründürdüğüm çelınç diğer yerde , 2,5 aydır
okuduğum kitaplar , izlediğim diziler ve filmler var. Hangisinden nasıl
başlayacağımı bilmiyorum ama yine de bir deneyelim.
Öncellikle bu kadar bloğumu yere sermemin nedeni iş
yoğunluğu ile birlikte , şu evlilik müessesi ile uğraşmam. Sakın tavsiye falan
vereceğimi sanmayın. Çünkü yok , şaşkın bir tavuk gibi kim ne derse desin oraya
koşuyorum ve onun doğru olduğuna inanıyorum. En sade , en yalın , en sıkıntısız
yollara başvurmama rağmen sürekli bir şeyler çıkıyor , biriyle beraber yaşamaya
başlamak bu kadar zor olmamalı. Kaldı ki 1,5 ay önce baktığım çamaşır makinesi
2 katı olmuş. Delirmemek mümkün değil şu ortamda.
En son yazıyı 6 Temmuz’da yazmışım o günden 2 gün sonra
direksiyon sınavına girdim. 3.girişimde şahane bir komisyon üyesine denk geldim
ve geçtim. Ama gel gör ki belgemi alamadım çünkü artık ehliyeti nüfus
müdürlüğünden veriyorlar , o müdürlükler o kadar yoğun ki Temmuz’da geçtiğim (
BEN GEÇTİM) sınavın belgesini Ekim’de alabiliyorum , doğal olarak araba henüz
kullanamıyorum. Bu arada ehliyet bana toplam : 3.000 TL’ye mal oldu. Bana zorla
emniyeti güçlendirme vakfı diye bir şeye 25 TL bağış yaptırdılar. Bir de
karayolları katkı payı var 150 TL ‘de o . Ne çok paradan bahsediyorum ya .
Ben daha fazla ekonomist gibi davranmadan size okuduğum
kitaplardan bahsedeyim biraz , hepsinden değil ama en çok beğendiklerimden
bahsedeyim. Şu son 2 ay içerisinde okuduğum kitapların sanırım en iyisi Değmez
ve Aşıklar Delidir oldu.
Değmez , İsmail Güzelsoy’un kitabı , iş yerinden bir
arkadaşım tavsiye etti. Iğdır’lı bir yazar İsmail Güzelsoy , benim aşina
olduğum topraklardan , benim bildiğim ve içinde büyüdüğüm bir ortamdan yazıyor
hikayelerini , bunca zaman nasıl okumadım bilmiyorum. Nasıl duymadım ama
kalbimi 12’den vurdu.Değmez kitabı ile . Sonra tüm kitaplarını aldım tabi ki .
Şu ana kadar , Hatırla ve Sincap diye 2 kitabını birden okudum. Kurgusu ve
hayal gücü kendine hayran bıraktı. Özellikle Değmez , bir yazarın kaçarken ,
terk edilen ama fakat 6 yaşlının inatla gitmediği bir köyde mecburi
konaklamasını anlatıyor. Ama nasıl anlatıyor kitap bittiğinde yine bir cafede
oturup ağlıyordum.
Aşıklar Delidir ise canımın içi Ayfer Tunç romanı , kitap
Şubat’ta çıktı çıktığı gibide aldım fakat okumaya kıyamadım Dünya Ağrısı’ndan
sonra neredeyse 5 yıldır bekliyordum kıyamadım bir süre okuduğum zamanda
doyamadım desem yeridir. Çok ama çok güzeldi.
Bunun dışında bir de Büşra Sanay’ın – Kardeşini Doğurmak kitabını
okudum. Ben bu kitabı tavsiye falan edemem , insanı sarsan , yoran bir kitap ,
okunması gerekli mi ? Evet . Ensest konusu hakkında ülkemizde herhangi bir aydınlanma
yok , kitap bir nebze fikir verip , ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Ama
kitabı okuduktan sonra yazarın da dediği gibi
; “ O tonton dedeler , gözünüze çokta tonton görünmüyor” . Hiçbir şeye
veya kimseye eskisi gibi bakamıyorsunuz.
Dizi de çok izlememişim aslında . Top Of The Lake diye kısa
bir dizi izledim , başrolüde Elizabeth Moss oynuyor , oynamıyor yaşıyor kadına
aşırı hayranım ama aşırı 😊 . Dizi 12 yaşında bir kızın , gölde hamile
bir şekilde bulunması ile başlıyor , ben gerçekten çok ama çok beğendim. Sonrasında
da bu hayranlık beni bunca yıl sonra Mad Men izlemeye itti , ay bayıldım ne
güzel dizi o öyle .
Sinemada da V. Yüzünden bir sürü Hollywood filmi izledim ,
sadece benim istediğim ve geçen hafta gittiğimiz çok sevdiğim bir yönetmen olan
Yorgos Lanthimos’un filmi Köpekdişi. Aslında eski bir film ama ben
gidememiştim. Uzun zamandır Pera sinemasına gitmemiş bünyeme iyi gelsin diye gittim. Filmin üstüne çok
konuşulabilir , ki çok konuştuk çok tartıştık ama derdini başka türlü de
anlatabilirdin canım kardeşim neden uzattıkça uzattın . Bir de Kardeşini Doğurmak
kitabında bahsi geçen Atlı Karınca filmini izledim . Kendisi bir Türk filmi ama
derdini gözüne sokmadan , daha sessiz ve sarsıcı .
Valla durumlar böyle , bundan sonra daha sık yazacağıma söz
veriyorum . Ay bir de Efki var , valla bir kere bir köpekle dalaştı ağzındaki
kılcal damarları yırttı , bir dişini kırdı , bir de sinsi sinsi biz yokken sağa
sola gevşeklik yapıp günde 2 paket salam yiyip yine alerji oldu. Aklıma gelen
ilk vukuatları bunlar. Ay bir de annemin eve getirmeye çalıştığı bir kediyi zor
aldık elinden gerzeğin. Ama yine de çok yakışıklı ve çok güze kurban olduğum.
Bu da dün akşam yaptığı keyif. Efki ile ben hepinizi öperiz.
Hoşgeldin, Efkiye geçmiş olsun. Keşke kediyide alsa idiniz. Kitaplarının seçimi de bir harika.
YanıtlaSilSevgiler,
Sevgiler bizden , çok teşekkürler
SilAy hoşgeldin kuzum ya, özlemiştik.
YanıtlaSilBu arada fincan sözümü unuttum sanma, ne zaman dersen, ne zaman adres yollarsan en kalpli, fosforlu, ışıltılısından yollayacağım :)))
O kalpli , ışıltılı fincanlar en çok beni heyecanlandıran. Yalnız kargoyu yollamasan da , Ankara'da kendin getirsen olmaz mı ? :))))
SilEkim başı Antalya'ya kesin dönüşteyim, yine kargoya muhtacız :)))
Silheey hoşgeldin yaaa :) köpek dişini not aldım :)
YanıtlaSilHoşbulduk . :) Ben de özlemişim
Silköpek dişini çok beğendim :)
SilOooo oldukça yoğun geçirmişsin günlerini...
YanıtlaSilKolaylıklar diliyorum, umarım yakın zamanda her şey oturmuş olur.
Yazılarını merakla bekliyoruz.
* Efkiciğe gelmiş geçmiş olsun. Kediciği kıskanmış belli
Umarım , evlilik fikri değil ama şu işlerle uğraşmak beni delirtiyor :)
SilEfki'nin selamını iletirim. Genel hali atarlı bu manyak , kıskançlığa gerek yok ki .