13 Eylül 2018 Perşembe

Ben Geldim .


Koskoca 2 ay olmuş , hatta 3 aya doğru gidiyormuş ama farkında değilmişim. Yaz nasıl bitti ben anlamadım. Gerçi çok fazla sevmem yaz aylarını ben ama yine de bu kadar çabuk geçmeseydi .
Bir yerde süründürdüğüm çelınç diğer yerde , 2,5 aydır okuduğum kitaplar , izlediğim diziler ve filmler var. Hangisinden nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama yine de bir deneyelim.

Öncellikle bu kadar bloğumu yere sermemin nedeni iş yoğunluğu ile birlikte , şu evlilik müessesi ile uğraşmam. Sakın tavsiye falan vereceğimi sanmayın. Çünkü yok , şaşkın bir tavuk gibi kim ne derse desin oraya koşuyorum ve onun doğru olduğuna inanıyorum. En sade , en yalın , en sıkıntısız yollara başvurmama rağmen sürekli bir şeyler çıkıyor , biriyle beraber yaşamaya başlamak bu kadar zor olmamalı. Kaldı ki 1,5 ay önce baktığım çamaşır makinesi 2 katı olmuş. Delirmemek mümkün değil şu ortamda.

En son yazıyı 6 Temmuz’da yazmışım o günden 2 gün sonra direksiyon sınavına girdim. 3.girişimde şahane bir komisyon üyesine denk geldim ve geçtim. Ama gel gör ki belgemi alamadım çünkü artık ehliyeti nüfus müdürlüğünden veriyorlar , o müdürlükler o kadar yoğun ki Temmuz’da geçtiğim ( BEN GEÇTİM) sınavın belgesini Ekim’de alabiliyorum , doğal olarak araba henüz kullanamıyorum. Bu arada ehliyet bana toplam : 3.000 TL’ye mal oldu. Bana zorla emniyeti güçlendirme vakfı diye bir şeye 25 TL bağış yaptırdılar. Bir de karayolları katkı payı var 150 TL ‘de o . Ne çok paradan bahsediyorum ya .

Ben daha fazla ekonomist gibi davranmadan size okuduğum kitaplardan bahsedeyim biraz , hepsinden değil ama en çok beğendiklerimden bahsedeyim. Şu son 2 ay içerisinde okuduğum kitapların sanırım en iyisi Değmez ve Aşıklar Delidir oldu.

Değmez , İsmail Güzelsoy’un kitabı , iş yerinden bir arkadaşım tavsiye etti. Iğdır’lı bir yazar İsmail Güzelsoy , benim aşina olduğum topraklardan , benim bildiğim ve içinde büyüdüğüm bir ortamdan yazıyor hikayelerini , bunca zaman nasıl okumadım bilmiyorum. Nasıl duymadım ama kalbimi 12’den vurdu.Değmez kitabı ile . Sonra tüm kitaplarını aldım tabi ki . Şu ana kadar , Hatırla ve Sincap diye 2 kitabını birden okudum. Kurgusu ve hayal gücü kendine hayran bıraktı. Özellikle Değmez , bir yazarın kaçarken , terk edilen ama fakat 6 yaşlının inatla gitmediği bir köyde mecburi konaklamasını anlatıyor. Ama nasıl anlatıyor kitap bittiğinde yine bir cafede oturup ağlıyordum.

Aşıklar Delidir ise canımın içi Ayfer Tunç romanı , kitap Şubat’ta çıktı çıktığı gibide aldım fakat okumaya kıyamadım Dünya Ağrısı’ndan sonra neredeyse 5 yıldır bekliyordum kıyamadım bir süre okuduğum zamanda doyamadım desem yeridir. Çok ama çok güzeldi.

Bunun dışında bir de Büşra Sanay’ın – Kardeşini Doğurmak kitabını okudum. Ben bu kitabı tavsiye falan edemem , insanı sarsan , yoran bir kitap , okunması gerekli mi ? Evet . Ensest konusu hakkında ülkemizde herhangi bir aydınlanma yok , kitap bir nebze fikir verip , ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Ama kitabı okuduktan sonra yazarın da dediği gibi  ; “ O tonton dedeler , gözünüze çokta tonton görünmüyor” . Hiçbir şeye veya kimseye eskisi gibi bakamıyorsunuz.

Dizi de çok izlememişim aslında . Top Of The Lake diye kısa bir dizi izledim , başrolüde Elizabeth Moss oynuyor , oynamıyor yaşıyor kadına aşırı hayranım ama aşırı 😊 . Dizi 12 yaşında bir kızın , gölde hamile bir şekilde bulunması ile başlıyor , ben gerçekten çok ama çok beğendim. Sonrasında da bu hayranlık beni bunca yıl sonra Mad Men izlemeye itti , ay bayıldım ne güzel dizi o öyle .

Sinemada da V. Yüzünden bir sürü Hollywood filmi izledim , sadece benim istediğim ve geçen hafta gittiğimiz çok sevdiğim bir yönetmen olan Yorgos Lanthimos’un filmi Köpekdişi. Aslında eski bir film ama ben gidememiştim. Uzun zamandır Pera sinemasına gitmemiş bünyeme iyi  gelsin diye gittim. Filmin üstüne çok konuşulabilir , ki çok konuştuk çok tartıştık ama derdini başka türlü de anlatabilirdin canım kardeşim neden uzattıkça uzattın . Bir de Kardeşini Doğurmak kitabında bahsi geçen Atlı Karınca filmini izledim . Kendisi bir Türk filmi ama derdini gözüne sokmadan , daha sessiz ve sarsıcı .










Valla durumlar böyle , bundan sonra daha sık yazacağıma söz veriyorum . Ay bir de Efki var , valla bir kere bir köpekle dalaştı ağzındaki kılcal damarları yırttı , bir dişini kırdı , bir de sinsi sinsi biz yokken sağa sola gevşeklik yapıp günde 2 paket salam yiyip yine alerji oldu. Aklıma gelen ilk vukuatları bunlar. Ay bir de annemin eve getirmeye çalıştığı bir kediyi zor aldık elinden gerzeğin. Ama yine de çok yakışıklı ve çok güze kurban olduğum. Bu da dün akşam yaptığı keyif. Efki ile ben hepinizi öperiz.


10 yorum:

  1. Hoşgeldin, Efkiye geçmiş olsun. Keşke kediyide alsa idiniz. Kitaplarının seçimi de bir harika.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. Ay hoşgeldin kuzum ya, özlemiştik.
    Bu arada fincan sözümü unuttum sanma, ne zaman dersen, ne zaman adres yollarsan en kalpli, fosforlu, ışıltılısından yollayacağım :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kalpli , ışıltılı fincanlar en çok beni heyecanlandıran. Yalnız kargoyu yollamasan da , Ankara'da kendin getirsen olmaz mı ? :))))

      Sil
    2. Ekim başı Antalya'ya kesin dönüşteyim, yine kargoya muhtacız :)))

      Sil
  3. heey hoşgeldin yaaa :) köpek dişini not aldım :)

    YanıtlaSil
  4. Oooo oldukça yoğun geçirmişsin günlerini...
    Kolaylıklar diliyorum, umarım yakın zamanda her şey oturmuş olur.
    Yazılarını merakla bekliyoruz.

    * Efkiciğe gelmiş geçmiş olsun. Kediciği kıskanmış belli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım , evlilik fikri değil ama şu işlerle uğraşmak beni delirtiyor :)
      Efki'nin selamını iletirim. Genel hali atarlı bu manyak , kıskançlığa gerek yok ki .

      Sil